top of page
kum-ogretmeni-logo.png
  • Yazarın fotoğrafıSezer Demir

Bir Kitap: Proust ve Mürekkep Balığı

Güncelleme tarihi: 31 May 2020

Günlük yaşamdaki bazı eylemlerimiz o kadar kendiliğinden gerçekleşir ki onlar üzerine durup düşünmeyiz. Bu kendiliğindenlik, bir taraftan mükemmellik de içerdiği için insanlarda o olgunun üzerine düşünmeye ve araştırmaya değer bir şey olmadığı hissi uyandırır. Halbuki o “sıradanlaşmış” olgunun nedenselliği üzerine kafa yormaya başladığımızda yaşama dair kavrayışımız da değişmeye başlar. Mesela şu anda bu metni de almanızı sağlayan “okuma” eylemi üzerine en son ne zaman kafa yordunuz? Tahmin ediyorum ki siz de benim gibi okumanın nasıl ve neden ortaya çıktığı, neleri etkileyip dönüştürdüğünü ya da nasıl geliştiğini hakkında muhtemelen hiç düşünmediniz. Bu hafta size tanıtmaya çalıştığım “Proust ve Mürekkep Balığı”yla karşılaşana kadar ben de “okuma” üzerine hiç düşünmediğimin ve bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadığımın farkında bile değildim. Bu kitap sayesinde günlük yaşamın içinde alelade bir şekilde kullanmaya devam ettiğim, insanlık tarihini dönüştüren bir edimin geçmişini, bu eylemi hayata geçirmemizi sağlayan beyin fonksiyonlarını yani işin sinir bilimle ilgili kısmını ve artan dijitalleşme nedeniyle okuma alışkanlığımızı bekleyen tehlikeleri ve okumanın geleceğini öğrendim.

UZMAN OKURA DOĞRU

Kitabın tam adı “Proust ve Mürekkepbalığı: Okuyan Beynin Bilimi ve Hikâyesi“.Kitabın yazarı Maryanne Wolf. Yazar kendini şöyle tanıtıyor: “Ben çocuk gelişimi ve sinir bilim öğretmeniyim. Dil, okuma ve disleksi araştırmacısıyım.(…) Yazılı dilin yılmaz savunucusuyum.(…) Okuma ve Dil Araştırmaları Merkezi adında, Boston’da Tufts Üniversitesi’ndeki Pearson Çocuk Gelişimi Bölümüne bağlı bir araştırma merkezinin başında bulunuyorum.” Yazarın kendini tanıtırken kullandığı unvanlar aslında kitabın planını da ortaya koyuyor. Kitap “Beyin Okumayı Nasıl Öğrenir?” , “Beyin Okumayı Zamanla Nasıl Öğrenir” ve “Beyin Okumayı Öğrenmezse” adlı üç ana başlıktan oluşuyor. Yazar her ana başlığın altında yer verdiği alt başlıklarda paylaştığı bilgiler sayesinde anlatmayı istediklerini detaylı bir şekilde okura sunuyor.

İlk bölümde okumanın ortaya çıkmasını sağlayan ilk yazı sistemlerinin geçmişi ve beynin evrimleşerek bu yazı sistemlerinin gelişimine sunduğu katkıya değiniliyor. İkinci bölümde okuma becerisinin gelişimi ve süreç içindeki dönüşümü “çaylak okur”, “deşifre eden okur” ve “uzman okur” tipleriyle tanımlanıyor. Bu okur tiplerinin gelişim süreçleri detaylı bir şekilde anlatılıyor. Üçüncü bölümde disleksi çok boyutlu bir şekilde ele alınıyor ve bu “gizem”in nedenlerini keşfetmenin geleceğimiz için önemine dikkat çekiliyor.

Yazar kitap boyunca okumayı hem kültürel-entellektüel boyutuyla hem biyolojik-fiziksel boyutuyla ele alıyor. Bir taraftan gelişen tıp teknolojisi sayesinde okurken/okuyamazken beynimizde neler olup bittiğiyle ilgili topladığı bilimsel verileri içeren detaylı akademik bilgileri aktarırken diğer yandan okuma becerileri gücü birbirinden farklı olan ailelere ait çocukların eğitim ortamında bundan nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor. Böylece okumanın hem sinir bilim hem de sosyo ekonomik kısmına değiniyor. Bu çok yönlü anlatısı sayesinde okurunu farklı yönlerden güçlendiriyor. Okumanın doğuştan getirilen genetik bir özelliğe dayanmadığını, aksine sonradan öğrenilen(bazen öğrenilmeyen) bir beceri olduğunun altını çizen yazar özellikle öğretmenlere disleksi ya da başka bir nedenden ötürü okuma güçlüğü yaşayan öğrencilerine daha anlayışla yaklaşmasını sağlayacak bilgiler veriyor.


NAÇİZANE BİR TAVSİYE


Her okur, okuma süresi boyunca okuduğu kitapla bir ilişki geliştir. Bu ilişki bazen kitap bittiği gibi biter bazen kitap bitse de devam eder. Devam eden bu ilişki aslında kitabın bildiğimiz anlamıyla bitmediğinin de bir işaretidir. Bu kitapla benim ilişkim tam da tarif etmeye çalıştığım “bitse de bitmeyen” cinstendi. İki yıl önce okuduğum bu kitabın kapağı zihnimde hiç kapanmadı. Bu nedenle dönüp dönüp tekrar tekrar okudum. Hala da okuyorum. Bu tutukunun nedeni bu kitabın bana bambaşka kapılar açması ve yepyeni bilgiler vermesi değil. Aslında bu kitap, işi bir nevi “uzman okur” yetiştirmek olan bana, bu mesele hakkındaki cehaletimi-nazik ve bilge bir tutumla-gösterdi. Bana kendimi geliştirmem gereken derya deniz bir alan sundu. Tam da bu nedenle bu satırları okuyan meslektaşlarıma bu kitabı mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum. Okumaya dair bilgimiz bilimsel olarak güçlü ve entellektüel yönden böylesine derin olursa çocuklara hem okumaya adım attıkları ilk anlarda hem de “uzman okur” olma yolunda ilerledikleri sırada daha çok katkı sunabilir, onları yürekten anlayabiliriz.


Sezer Demir


Proust ve Mürekkepbalığı

Yazar: Maryanne Wolf

Çeviri: Ferit Burak Aydar

Koç Üniversitesi Yayınları

267 sayfa.


bottom of page